İspanya seyahatımın ikinci durağı Endülüs. Endülüs İspanya'nın güneyinde yer alan özerk bölge. Bu bölge; Sevilla, Granada, Malaga, Cordoba, Almería, Cadiz, Huelva ve Jaén gibi şehirleri içine alıyor.
Harita internetten alınmıştır.
Ben Cordoba, Granada ve Sevilla'da kentlerinde aidiyet yaşayacak kadar kaldım. Gittiğim tüm şehirlerin çok güvenli olduğunu söyleyebilirim. Tedirgin olmadan gezmenin ve saate bakmadan gece yarılarına kadar sokakta olmanın tadını çıkardım.
Yalnız seyahat eden bir kadın olarak güvenle gezdim. Bunun ne denli kıymetli olduğunu bir kez daha anladım. Sanırım İstanbul'da geç saatlerde böyle gezemezdim. "Erkekce" bir tavır ile gece dönerken mahalle kafelerinde tek tekçiye gider gibi bir bira yuvarlayarak evime dönüyordum.
Roma, Hristiyan, Müslüman ve Yahudiler bu coğrafyaya derin izler bırakmışlar. Endülüs, geçmişte bilim, sanat, ve çok kültürlülüğün zirve yaptığı bir dönem yaşamış. Bugüne kalanlar ise katedraller, kiliseler, hamamlar, maalesef sonradan yapılan eklemelerle kiliseye döndürülmüş camiler, "Juderia" adı verilen Yahudi mahalleleri...
Hristiyan ve İslami sembollerin iç içe geçtiği bir mimari doku ve çok kültürlü bir yaşam biçimi..
İber Yarımadası'nın antik çağ döneminin sonunda Romalıların eline geçmiş. Romalılardan sonra özellikle Endülüs bölgesi yaklaşık 800 yıl Müslümanların elinde kalmış. El Hamra, Mezquita cami gibi muhteşem eserlere imza atmışlar.
Endülüs'de zaman içinde kurulan şehir devletçikler ve onların arasındaki çatışmalar İslamın hükümranlığını zayıflatmış. Başından beri o toprakları almak isteyen Katolikler bu mücadeleyi kazanarak, 1492'de Müslümanlar bu toprakları Katoliklere kaptarmışlar.
Benim ziyaret ettiğim Endülüs şehirlerinde dar sokaklardan oluşan Yahudi mahalleri var. Yahudilerin Roma imparatorluğu döneminden beri orada var oldukları söyleniyor. Romalılardan sonra bu coğrafyada egemenlik kuran Vizigotlar onları Hristiyanlaştırmak için çok baskı uygulamışlar.
Avrupa'daki Hristiyan baskısından kaçan Yahudiler Endülüs'e yerleşmişler. Müslümanlarının hakimiyeti döneminde Müslümanlara barış içinde yaşamışlar.
Ama katoliklerin istilası ile Yahudileri Hristiyanlaştırmak için şiddetli baskı uygulanmış. Kimi zaman dinlerini saklamak zorunda kalmışlar. Ne kadar tanıdık değil mi?
Tarih tekerrürden ibaret. Bu coğrafyada da Ermenilerin, Yahudilerin kendini saklaması gibi...Baskı ve dışlanma korkusu ile...
Juderia adı verilen Yahudi mahalleleri dar sokaklardan oluşuyor. Mahalleye giren çıkanı kontrol etmek amacıyla bu sokak biçimi tercih edilmiş.
Granada'da Yahudi Mahallesinde bir sokak.
Şimdi benim kafamı çok meşgul eden soruya gelelim. Neden Yahudiler kendi kimlikleri ile huzur içinde yaşayamamışlar? Neden bu kadar çok baskı görmüşler? Yazarınız çalıştı ama her vereceğiniz katkı biraz daha bu konuda derinleşmemize neden olabilir.
Benim Endülüs'teki ilk durağım Cordoba idi. O arada Valencia'da şimdiye kadar görülmemiş şiddette yağmur yağıyordu. Cordoba'da felaket boyutunda olmasa da yağmurluydu. Bu insanın biraz hareket kabiliyetini azaltmasına rağmen azimli gezgininiz yağmura çok aldırmadan yoluna devam etti.
Cordoba'da muhteşem manzaralı bir evde kaldım. Bu evi güzel balkonu için seçmiştim. Balkonda şarap içme hayali ile gittim. "Misafir umduğunu değil bulduğunu yer" söyleyişine uygun olarak bu şahane balkonda kahvaltı etme şansım oldu.
Cordoba düz bir kent...Yürümek ve bisiklet kullanmak için çok uygun. Ben Cordoba'da yine tabana kuvvet diyerek kenti yürüyerek keşfettim. Cordoba Gualdalquivir nehrinin kıyısına kurulmuş. Bu Nehir'e Arapça'da "büyük nehir" anlamında vadi-ül -kebir adı verilmiş. Nehrin iki kıyısı köprülerle birbirine bağlanmış. Üç büyük köprü var. En popüleri Roma Köprüsü.
Bu Köprü Romalılar tarafından yapılmış. Onlarca kez değişikliğe uğramış. Turistlerin uğrak yeri...Bu köprüden şehrin tarihi "old city" bölümüne geçilebiliyor.