Yazı yazmaya uzun bir süre ara verdim. Son kaldığım yer Cuenca. Cuenca ile ilgili izlenimlerimi paylaşmıştım. Araya "İnsana Dair" adlı oralardaki insanlara ait gözlemlerimi paylaştığım yazı girdi. Seyahati bitirdikten sonra yazmanın çok kolay olmadığını biliyorum. Her şey taze iken coşkuyu iliklerime kadar yaşarken, elbette kalemden dökülenler farklı olacaktı. Bakalım seyahatimin son 15 gününe ait bu yazı nasıl olacak?
Ben Cuenca'dan Loja üzerinden Vilcabamba'ya geldim. Ekvador'un güneyinde Peru sınırına yakın bir bölgede And Dağları ile çevrili yemyeşil bir ovada kurulmuş küçük, şirin bir kasaba...
Dünyanın çeşitli yerlerinden göç etmiş çiçek çocukların mekanı...
Bu şirin kasaba, ortalama ömrün uzun olması ile ün yapmış. Ömrün uzun olmasının nedenleri bilim adamlarını meşgul etmiş.Bu konuda bir çok araştırma yapılmış.
Çevredeki sularda insan sağlığına iyi gelen mineraller bulunmuş. Vilcabamba'da rüzgarın güçlü temizleme etkisi ile buradaki insanların sürekli taze ve temiz hava soludukları bilimsel araştırmalarla kanıtlanmış.Bunların yanı sıra organik beslenme, muhteşem iklim uzun ömürlü olmanın gerekçeleri olarak ifade ediliyor.Neredeyse yıl boyunca sıcaklık değişikliğinin bile olmadığı bu kasabada yıl boyunca gece gündüz süresi birbirine eşit.Bu nedenle güneş her gün aynı saatte doğuyor ve aynı saatte batıyor.İnsan vücudunun değişimlere ayak uydurmak için özel bir çaba sarfetmesine gerek kalmıyor.
İşte tüm bu özellikler Vilcabamba'yı tüm dünyada özel bir yaşam alanı haline getiriyor. Uzun ve sağlıklı bir ömrün anahtarı Vilcabamba'da yaşamak gibi gözüküyor. Büyüdüğüm kentten bir kıyı kasabasına gelme kararını almak bile uzun zaman almıştı. Olsun uzakta olsa da orada bir Vilcabamba var.
Vilcabamba ekoturizm adı verilen turizm biçimiyle ünlenmiş. Son yıllarda turizm literatürüne giren "ekoturizm" çevreyi koruyan, yerel halkın refahını gözeten ve doğal alanlara karşı duyarlı bir turizm biçimi olarak tanımlanıyor. Vilcabamba ekoturizm merkezlerinden biri. "Ecolodge" adı verilen çok sayıda otel var. Ekoturizmi benimsemiş bu oteller geleneksel mimari ile yapılmış ve yerel kaynakları kullanmayı hedeflemiş. Alternatif bir anlayışla konuklarına kucak açan Vilcabamba, Ekvador'un gözde yerlerinden...
Çiçek çocukların burayı neden seçtiğini anlamak mümkün. Zamanın yavaş ilerlediği bu kasabadaki yaşam biçimine imrenmemek zor değil.Hayal edilmeyecek yaştaki kişilerin kimileri ata binip dolaşırken kimileri bir kafede oturup gençlik anılarını anlatırken,kimileri de ekolojik tarımla uğraşarak ömürlerine ömür katıyor. Vilcabamba'daki yaşlı insan profilinin bildiğimizin çok ötesinde olduğunu söylemeliyim.
Vilcabamba kasaba merkezinde yine bir meydan ve kilise ile insanı selamlıyor.
Kafeler, lokantalar bu meydanın etrafına dizilmiş. Şunu itiraf etmeliyim, burası Ekvador içinde en lezzetli salataları ve sebze yemeklerini yediğim yer. Daha önce de söylemiştim Ekvador'un mutfağını hiç sevmedim. Vilcabamba'yı bu tespitin dışında tutmalıyım.
Güzel doğası, sakinliği, insanı rahatlatan havası ile Vilcababamba Ekvador'da ziyaret edilmesi gereken yerlerden. Bu arada çok farklı masaj teknikleri kullanılarak yapılan masajlar orayı sadece bu özelliği ile bile çok çekici kılıyor. Hele bu hizmeti çok uygun fiyata satın alınca tadından yenmiyor.
İşte bu şahane ovaya oturmuş Vilcabamba ziyaretçilerini bekliyor.
Ben Vilcabamba'dan yine Loja üzerinden Zaruma'ya geçtim. Zaruma, Vilcabamba gibi Ekvador'un güneyinde deniz seviyesinden 1200 metre yükseklikte bir kent. Kent altın madenleri, ahşap mimarisi, kahvesi ve güzel kadınları ile ünlü.
Ben Zaruma'yı çok sevdiğimi söyleyemeyeceğim. Bunun en önemli nedeni kentin dağın eteklerine kurulmuş olmasından kaynaklanan çok inişli çıkışlı olması...
Kentin en önemli özelliği çok sayıda farklı madene sahip olması.Bunlardan en önemlisi altın.İnkalar tarafından bulunan altın madenleri İspanyol'ların işgaline kadar onların elinde kalmış.Daha sonra İspanyol, İngiliz, Fransız ve Amerikalı'ların kontrolü altında kalmış 1950’li yıllara kadar..
İngiltere'de Kraliyet Ailesinin çok büyük miktarda altına sahip olduğu söyleniyor. Belki de bu sözü edilen altınların bir kısmı Zaruma'dan taşınan altınlardır. Kim bilir?
Bu fotoğraf eskiden altın madeni olarak kullanılan şimdi turistlerin ziyaretine açılmış "El Sexmo" adı verilen altın madeninin girişi...
Refah düzeyi yüksek olan ülkelerin bu refahlarını bugün ciddi bir fakirlikle mücadele eden ülkelerin kaynaklarını sömürmeye borçlu oldukları hepimizin bildiği bir gerçek...
Zaruma daha önce de söylediğim gibi ahşap evleri ile ünlü. Şimdi bu ahşap evlerden birkaç foto...
Zaruma'nın lezzetli tatlıları oradan aklımda kalan en güzel şey...
Zaruma'dan yaklaşık altı saat süren bir otobüs yolculuğu ile ülkenin en büyük kenti Guayaquil'e geldim. Güvenli bir yer olmaması ile ünlü... Ben Ekvadorluların yalancısıyım. Guayaquil'den birkaç saat süren eziyetli bir yolculukla Pasifik kıyısındaki güzel Ayampe'ye ulaştım. Ayampe, Ekvador'un en popüler kıyı bölgelerinden olan Puerto Lopez'e 15 kilometre uzaklıkta çok şirin küçücük bir köy. Denizin sörf yapmaya uygun olması nedeniyle her yaştan her milletten sörfçü için uğrak yeri...
Ayampe ağaçların arasında kaybolmuş tamamen yerli mimari ile yapılmış otelleri ile insanın çok kolay vazgeçebileceği yerlerden değil. Üç gün kalmayı planlamışken on gün kaldım.
Okyanusun kocaman dalgalarının arasında dans eden sörfçüleri seyrederken zamanın nasıl uçup gittiğini hiç anlamıyordum.
Denizle nehrin bağlandığı bu deltada çok sayıda farklı kuş var.
Ayampe'de kullanılan yerel mimari... Otellerin hemen hepsinde kullanılan mimari tarzı..
Adını bilmediğim bu bitkiyi çok sevdim.
Ayampe'de her birinin meyvesi farklı olan çok sayıda palmiye ağacı var. Bu palmiye ağacının meyveleri ve kökleri ilgi çekiciydi.
Puerto Lopez'e kısa mesafede çok sayıda küçük yerleşim yeri ve plaj var. Ayampe bu küçük yerleşim yerlerinden biri..
Puerto Lopez'de "Poor Man's Galapagos" diye adlandırılan farklı kuşların yaşama alanı olarak seçtikleri büyük bir Milli Park var. Bu Milli Parkın adı Machalilla. Kuşların yaşadığı "Isla de la Plata" Machalilla Milli Parkının içinde yer almakta.
Bilindiği üzere Ekvador dünyada Charles Darwin'in evrim araştırmalarını yaptığı Galapagos Takım Adaları ile tanınıyor.
Ekvador görece olarak ucuz bir ülke olmasına rağmen Galapagos takım adalarına gitmek ve orada bir süre kalmanın bedelinin bir çok kişi tarafından çok yüksek olduğu söylendi. "Poor Man's Galapagos" diye adlandırılan bu ada (ada olduğundan emin değilim) Galapagos adalarına gidemeyenler için bir seçenek. Ekolojik çeşitlilik olarak Galapagos takım adaları kadar zengin olmasa da kuş türlerinin çok benzer olduğu söylendi. Bendeniz de Galapagos'a gidemeyenlerdenim. Bakın fakirin Galapagos'unda fotoğraf makinesine takılanlar...
Mavi ayaklı kuşlar...
Puerto Lopez'de, balinaları izlemek benim için çok heyecan vericiydi. Çok büyük olmayan teknelerle balinaları izlemeye gittik. O kocaman balinalar tekneye zarar vermeden teknelerin etrafında cirit atıyorlardı. Aslında fotoğraflarını çekmenin oldukça zor olduğunu söyleyebilirim. Saniyelerle su üstünde kalıyorlardı. Balinalarla ilgili diğer bir gözlemim, aile olarak gezmeleriydi. İşte çekebildiğim birkaç fotoğraf...
Puerto Lopez ve çevresi oldukça güzel. Adeta okyanus kıyısında Amazon diye tanımlanabilir. Tüm seyahatim boyunca elbette buraya gelene kadar Ekvador'daki yerleşim yerlerinin, milli parkların şaşırtıcı ölçüde temiz olduğunu söylemiştim. Bu tespit Puerto Lopez için geçerli değil. Sanki Puerto Lopez büyük bir çöplük... Bunu anlamakta güçlük çektiğimi söyleyebilirim:
Ekvador'un "La Costa" adı verilen kıyı bölgesinde yemek olarak oldukça çok deniz ürünü tüketiliyor. İç pilava benzer deniz ürünlerinden yapılmış lezzetli bir pilavları var. Bazen de bu pilavı deniz ürünleri ve etle pişiriyorlar. Bunu anlamak çok zor... Aynen İspanyolların "Paella" adlı pilavlarına deniz ürünü ile birlikte tavuk koymaları gibi... Deniz ürünlerinin büyük bir çoğunluğu kızartılarak servis yapılıyor. Bunu da çok sevdiğimi söyleyemeyeceğim.
Ekvador'u keşif yolculuğuma Quito'dan başlamıştım. Yaklaşık iki ay sonra tekrar Quito'ya döndüm. Ülkeden ayrılma zamanı gelmişti. Dağlık bölgesi, Amazon'u, kıyı bölgesi ve Galapagos Takım Adaları ile Ekvador Güney Amerika içinde oldukça farklı bir yere sahip. Kolonyal şehirleri, volkanları, milli parkları, şelaleleri ve güler yüzlü insanları ile Ekvador anılarımda çoktan yerini aldı. Kesinlikle ziyaret edilmeyi hak eden bir ülke.
“An” dokunulmaz ve uçucudur! An, bu yüzden zamanın en önemli değer ölçütüdür. Fotoğrafın “altın ölçeğinde” ana dokunmak, yaşamın farkında olmakla eş anlamlıdır.