İspanya seyahatımın ikinci durağı Endülüs. Endülüs İspanya'nın güneyinde yer alan ve aynı isimle anılan özerk bölgeyi ifade etmektedir. Bu bölge; Sevilla, Granada, Malaga, Cordoba, Almería, Cadiz, Huelva ve Jaén gibi şehirleri içine alıyor.
Ben Cordoba, Granada ve Sevilla'da şehirlerin tadını çıkaracak ve aidiyet yaşayacak kadar aldım. Günün yorgunluğu ile gece dönerken mahalle kafelerinde tek tekçiye gider gibi bir bira yuvarlayarak evime dönüyordum. Gittiğim tüm şehirlerin çok güvenli
olduğunu söyleyebilirim. Bir kadının tek başına seyahat etmesi için çok uygun.Tedirgin olmadan gezmenin ve saate bakmadan gece yarılarına kadar sokakta olmanın tadını çıkardım. İstanbul'da geç saatlerde böylesi bir güvenle gezemezdim.
Bu coğrafyada roma, hristiyan, müslüman ve yahudiler derin izler bırakmışlar. Bugüne kalan ise muhteşem bir mimari, çok kültürlü bir yaşam biçimi...
Benim Endülüs'teki ilk durağım Cordoba idi. O arada Valencia'da şimdiye kadar görülmemiş şiddette yağmur yağıyordu. Cordoba'da felaket boyutunda olmasa da yağmurluydu. Bu insanın biraz hareket kabiliyetini azaltmasına rağmen azimli gezgininiz yağmura çok aldırmadan yoluna devam etti.
Cordoba'da Luz'un evinde kaldım.Muhteşem manzaralı bir balkonu vardı. Bu balkon için seçmiştim bu evi.Hep balkonda şarap içmeyi dileyerek gitmiştim. Yağmurun kesildiği saatler şarap içmeye uygun değildi. Kimi zaman bu şahane balkonda, yağmur kahvaltı etmeme izin verdi.
Cordoba düz bir kent...Yürümek ve bisiklet kullanmak için çok uygun. Ben Cordoba'da yine tabana kuvvet diyerek kenti yürüyerek keşfettim. Cordoba Gualdalquivir nehrinin kıyısına kurulmuş. Bu Nehir'e Arapça'da "büyük nehir" anlamında vadi-ül -kebir adı verilmiş. Nehrin iki kıyısı köprülerle birbirine bağlanmış. Üç büyük köprü var. En popüleri Roma Köprüsü.
Bu Köprü Romalılar tarafından yapılmış. Onlarca kez değişikliğe uğramış. Turistlerin uğrak yeri...Bu köprüden şehrin tarihi "old city" bölümüne geçilebiliyor.
Aslında tüm Endülüs'e ilişkin bilgi verdikten sonra izlenimlerimden söz etmek daha doğru olacak.
“An” dokunulmaz ve uçucudur! An, bu yüzden zamanın en önemli değer ölçütüdür. Fotoğrafın “altın ölçeğinde” ana dokunmak, yaşamın farkında olmakla eş anlamlıdır.