Beni sürekli şaşırtan ve heyecanlandıran Floransa'da üç gün kaldım. Duygularım, şaşkınlıkla hayranlık arasında gidip geldi . Rönesansın doğduğu yer olarak bilinen Floransa insana yeni kapılar, yeni ilgi alanları açan bir yer. Floransa gezisi benim gibi sizin de rönesansınız olabilir.
Varlıklı ailelerin yarattığı Floransa birçok ünlü çizere, mimara, yazara, müzisyene vatan olmuş. Onlar Floransa'yı Floransa onları kucaklamış. Gerçek olduğuna inanması güç olan bir şehir çıkmış ortaya.. Çirkinliğe varmayan bir ihtişamla karşı karşıya kalıyor insan Floransa'da!
Floransalılar şehirleri ile gurur duymalarına rağmen bu denli bir turistik bir yer olmasından da şikayetçiler. Son 20 yıl içinde Floransalılar Floransa'nın çok değiştiğinden ünlü firmaların büyük binaları, satın alarak Floransa'nın ruhuna uymayan lüks butikler haline dönüştürülmesinden çok şikayetçi. Çünkü bugün birer şık mağaza olan bu dükkanların geçmişte eski kitapçı dükkanları olduğunu özlemle anarak söylediler. Yılın her dönemi çok turist alan Floransa'da doğmuş, büyümüş ve orada yaşayan insanların ortak şikayeti ise şehrin sadece turistlerin ihtiyaçlarına göre biçimlendirildiği üzerineydi.
Karşılaştığım tüm insanlar küreselleşme karşıtı idi. Şehirlerinin zaman içinde özgünlüğünü kaybetmesinden korkuyorlar ama bişey de yapamadıklarını söylüyorlardı. Yapabildiklerinin şehrin merkezinden kaçarak banliyölerde yaşamak olduğunu belirttiler.
Floransalılar kentlerinde turist istemezken ben de bir turist olarak bu büyüleyici kentin mutlaka görülmesinden yanayım.
Floransa'ya gitmeden önce hiç bu kadar kuleyi birarada görmemiştim.
Kocaman binalar ve kuleler yanında kendimi nokta gibi hissettim. ( Henüz Roma'ya gitmemiştim!!!)
Rönesans Floransa'sı el değmemiş bir şekilde durmakta; tarihi sarayları, büyük kiliseleri, zarif heykelleri ve sayısız sanat yapıtı birer harabe olmayıp herkesin erişimine açık olan, günlük hayatın içinde, yaşanan ve dua edilen mekanlar olarak hala ayakta. Belki Floransa'nın cazibesi bundan kaynaklanmaktadır. D.H Lawrence " Floransa insanlığın mükemmel evrenidir" demiş. Buna katılmamak imkansız.
Floransa'daki şehirleşmeden söz etmeden olmaz. Mükemmel bir yerleşim olduğunu söyleyebilirim Floransa'da. Sanki iç içe kareler vardı. Bu da gezmeyi kolaylaştıran ciddi bir unsurdu. Floransa hem büyük hem de küçük bir kent gibiydi. Yürüyerek gezmenin keyif olduğu bir kent..Geniş caddeler, geniş meydanlar ve daracık sokaklar öyle uyum içindeydi ki hayran olmamak imkansız. Ayrıca canlı heykeller olarak yüzlerce yıldır ayakta duran ağaçlar da Floransa'daki estetikten sanki paylarına düşeni almıştı. Zarif bir elbisenin üzerine takılmış olağanüstü güzellikte ki bir takı gibiydi Floransa'nın ağaçları. Her an bir sürprizle karşılaştığım Floransa akıllardan pek de kolay silinmeyecek bir kent!
Bu arada paylaşmak istediğim başka bişey ise o bölgeye ait desenlerle bezenmiş seramikler. Floransa Toscana bölgesi şehirlerinden biri. Toscana bölgesi seramikleri ile ünlü. Toscana seramiklerinin desenleri çok renkli, yaşam sevinci veren iri desenler. Bu gezi boyunca almayı isteyipte alamadığım tek şey olduğunu söyleyebilirim. Floransa'daki eski Toscana seramiklerinin yanı sıra eski Murano camlarının da gerçekten görülmeye değer olduğunu söylemek isterim.
Evet belki Floransa ilgili söyleyecek çok şey var. Bir kez gitmek asla yeterli değil. Kaldığım dört gün boyunca telaşla kendimi oradan oraya attım. Rehber kitapların eşliğinde.. Aslında daha uzun süre kalarak doya doya orayı yaşamak gerek diye düşünüyorum. Floransa'ya tekrar yolumun düşmesini çok isterim.