"Visitor""Ziyaretçi" filmini izlediğimden beri Afrika Davulu ilgimi çekmeye başlamıştı.Filmi izlerken birlikte çalmanın heyecanını derinden hissettim.Müziğin değiştirici ve dönüştürücü gücüne tanık oldum her izleyen gibi..
Arkadaşlarımdan biri yıllar önce Afrika Davulu ile ilgilennmeye başlamıştı. Hatta kendine Afrika Davulu bile almıştı. O zaman onu biraz şakınlıkla izlemiştim. Yıllar sonra böyle birşeyin peşine düşeceğim hiç aklıma gelmezdi. Londra'daki aktivitelerimden biri de Afrika Davulu çalma /öğrenme grubuna katılmak oldu.
Aslında ben kulağı iyi olan biri değilim.Bir kaç saatlik oturum boyunca öğrendik çaldık, çalarken öğrendik. Sonuç olarak birlikte çaldık. İnsanın kendini tamamen kaptırabileceği bir aktivite..Ben zaman zaman yaptığım aktivitlerde, bu izlediğim bir oyun ya da konser, ya da herhangi bir sportif aktivite olabilir kafamı tamamen boşaltmayı beceremem.İzlerken ya da spor yaparken başka şeyler düşünürüm.Yaptığım şeyle bütünleşmek için kendimi zorlarım. Bazen yapabilirim bazen de yapamam. Afrika davulu çalarken onunla tamamen bütünleştim. Düşüncelerimi sıfırlayarak sadece davuluma konsantre oldum. Bu nedenle yazımın adını "Afrika Davulu İle Terapi" koydum.Davul tüm enerjisini insanın üzerine geçiriyor.Birkaç saatlik oturum sonrasında kendimi kuşlar gibi hafif hissettim.Bu Afrika Davulunun mucizesi mi? Yoksa insan her severek yaptığı şeyden sonra bu hafifliği, keyfi ve tazelenmeyi hisseder mi?
Biz 6-7 kişilik bir gruptuk. Grubun içinde iyi çalanlar olduğu gibi benim gibi ilk defa deneyenler de vardı. Birlikte uyum için götürdük.Çünkü hata yapıldığında grubun lideri çalmayı kesmeden bu hatayı düzelttiriyordu.
Zaman zaman Afrika Davulu çalan gruplar görüyorum sokakta. Gerçekten görülmeye değerler.Yaptıkları işten ne kadar keyif aldıkları çok açık.
Foça'da tam gün batımında meydanda böyle bir grubun çaldığını hayal ettim. İşte o zaman bu gerçek bir terapi olur hem çalanlar hem de dinleyenler için. Her çeşit hobinin sakinleştirici etkisi var.Müziğin benim için hepsinden farklı bir önemi var. Müzik insanın duygu dünyasını saniyeler içinde değiştirme gücüne sahip. Hele bu Afrika Davulu ile yapıldığında müthiş bir etki yaratıyor. En azından benim üstümde..Acaba yüsek ses ve ritim mi insanı bu denli etkiliyor?
Elbette bu Afrika ritimleri, Afrika dansı ile tamamlanmalı.Afrika Dansının, toprak ana, doğa, yeryüzü, ve atalara teşekkür ve saygıyı içeren sembolik hareketlerle Caz Dans, Tap, Salsa, Afro-Kuban ve daha nice dansın kökeni olduğu söyleniyor.
Birkaç gün önce de Kübalı sanatçıların katıldığı bir konsere gittim. Afro küban ritimleri ile salonu nasıl coşturduklarını gördüm. Aslında nasıl coştuğuma ben bile hayret ettim.Kübalı sanatçılar öyle güzel dans ediyorlardı ki görülmeye değerdi. Yaklaşık bir saat tüm salonu dans ettirdiler.İzleyicilerin bis yapıp tekrar sanatçıları çağıracak halleri kalmamıştı.Küba'yı hayal etmeye çalıştım. Dans ve müzik yaşamın bir parçası ve olmazsa olmazlarından biri.. Bir ülke hayal edin ki sokaklarında insanların dans ettiği... Aslında hayal etmeye gerek yok.Ziyaret ettiğim Latin Amerika ülkelerinde bulamadığımı sanırım Küba'da bulacağım.
Bu arada Romanların da hakkını yememek lazım. Onlar için de müzik ve dans olmazsa olmazlardan.. Belki bu ikisi fakirliğin ya da zorlukların üstesinden gelmek içinde bir çeşit ilaç. Kimileri dans eder şarkı söyler, kimileri koka yaprağı çiğner hayatın dayattığı zorlukları aşmak için...
Küçük bir anekdot bu konserden... Salona girerken beyaz, kısa bir elbise giymiş oldukça büyük popolu bir hatun gördüm. Toplu olmasına rağmen çok kısa bir elbise giymişti. Elbisenin ona yakışmadığını düşündüm.Poposu da dikkat çekecek kadar büyüktü. Salon dans ederken bu hatun sahneye fırladı ve dans etmeye başladı. Müthiş bir dans sergiledi. Ve o büyük poponun ona çok yakıştığını düşündüm. O iri vücudun müziğin ritmiyle ne kadar büyüleyici ve çekici olduğuna tanık oldum. Sonradan anladım o da bir izleyici ama Kubalıydı.. Çok keyifli bir gece geçirdim. Dans ve müzik her zaman hayatımızda olmalı. Bu yazıyı okuyanların hemen bir müzik çalmalarını ve o müziğin ritmiyle dans etmelerini öneriyorum.
Hadi aamaaaa!
2.Mayıs.2012 LONDRA